Latife = чам, накъырда
Nasreddin Hoca bir gün at pazarına
gider, bir beygir almak ister. Buna bir katır getirirler, beygirdir bunu
al, derler. Hoca da bu katırdır, bilirim, dediği halde ısrar ederler. Hoca
çaresiz kalıp katırı alır. Üzengi vurup üzerine bineyim derken, katır bir
çifte atar. Hoca da “Bilirim sen benim bildiğim eski katırsın, beni bana
komadılar” der. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni)
Oskar Weiss - Switzerland
Latife
Hoca Nasreddin bir mecliste birkaç Arap
ile sohbet ederken bir zarta çeker. “Be hoca, şu adamlardan hicap etmez
misin, dediklerinde, bir alay Arap gidiler, Türkçe kavarayı ne anlarlar
der. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni)
Latife 89:
Hoca Nasreddin çift sürerken
boyunduruğun kayışı kopar. Hoca derhal başından sarığını çıkarıp kayışı
yerine bağlar. Kısa bir zaman sonra tülbent de dayanamayıp kopar. Hoca
tülbende hitap ederek “Sen de gör, zavallı kalış ne bela çekermiş” der.
(M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni)
Cavalo - Italy
Latife 104:
Merhum Hoca Nasreddin’e bir gün Şeyyad
Hamza “Be Hoca, senin kemalin alemde hep maskaralık mıdır, der. Hoca da
“Yiğide bir hüner yeter, ya senin hünerin nedir, diye cevap verir. Hamza
da “Benim hünerim çok, kemâlime nihayet yok” der. “Her gece gökyüzüne
çıkarım, aşağıdan yukarı el vururum.” Hoca “Elini vurduğun zaman yumuşak
bir nesne gelir mi, diye sorar. Hamza da “gelir” deyince, “İşte o benim
taşaklarımdır” diye cevap verir. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni)
Spiros Gourgiotis - Greece
Latife 121:
Hoca Nasreddin bir gün mezarlıkta
gömleğini çıkarıp bitlenirmiş. Bir şiddetli rüzgar esip giysilerini alıp
götürmüş. Hoca da giysilerinin ardınca koşarken birkaç yolcuya rastlamış.
Yolcular, böyle çıplak halde mezarlıkta ne aradığını sormuşlar. Hoca da
“Görmez misiniz, çıplak bir ölüyüm, su dökmeye çıktım, şimdi yine kabrime
gidiyorum” demiş. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni)
Latife 205:
Nasreddin Hoca bir gün doğramacı
dükkanından geçerken ustanın saklı bir şey inşa ettiğini görür. “Be adam,
sen ne marifetli bir adammışsın” der. Usta da “Öyledir, ben adamdan adam
bile yaparım” diye cevap verir.
Bir gün mahalleden geçerken bir yüksek
ağacır üzerine çıkmış bir adam görür. Ağacın altında beş on kişi ne
yapalım diye konuşurlarken Hoca yaklaşır, olup biteni sorar. “Görmez
misin, herif aşağı inemiyor” derler.
Hoca “Ne kadar ahmak adamlarsınız, şu
kadarcık işi halledemiyorsunuz” diye çıkışır. Sonra bir ip getirmelerini
ister. İp gelince bir ucunu sıkı sıkı beline bağlar, diğer ucunu da
aşağıdakilere atar. Adamlar ipi sıkıca çekince ağaçtaki öyle bir iniş iner
ki parça parça olur. Hoca şaşar bu işe, “Geçen gün bir kuyudan böyle ip
ile bir adam çıkardık idi, ölmedi, bu niçin öldü” diye söylenir.
Hemen daha önce konuştuğu doğramacıya
giden Hoca “Geçen gün bana adamdan adam yaparım demiştin, takımını al da
gidelim” diye ısrar eder. Doğramacı keser, testere, burgu alıp gelir.
Görür ki adam parça parça olmuş. “Bundan adam olmaz” deyince, Hoca da
“Nasıl olur ise olsun, bir dolap oğlan çıkmaz mı, yapıver gitsin”, diye
ısrar eder. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni)
Latife 209:
Nasreddin Hoca’nın iki yaşında bir
danası varmış. Birtakım veledi zinalar bu danayı boğazlatmak için
aralarında anlaşırlar. Hoca’nın yanına giderek, “Haberin var mı, yarın
değil öbür gün kıyamet kopacak...biz bir araya gelip eğleneceğiz, seni de
meclisimize isteriz” derler.
Hoca “baş üstüne” deyip cemiyete dahil
olur. Adamlar, “Hoca danayı da götürelim” derler. Hoca da kabul eder.
Seyir yerine vardıkları zaman Hoca’ya “Nasıl olsa öbür gün kıyamet
kopacak, gel bu danayı kesip yiyelim” derler.
Hoca da aldanıp kabul edince, dana
kesilir. Ateş yakılıp kazan kurulur. Adamlar “Biz odun toplayıp sonra da
oyun oynayacağız” diyerek Hoca’yı ateşin başında bırakırlar. Biraz sonra
odun biter, Hoca da arkadaşlarından odun getirmelerini ister. Adamlar,
oyun oynadıklarını söyleyerek odunu kendisinin bulmasını söylerler.
Hoca. Bir iki parça odun temin ederse
de ateşin devamı için arkadaşlarının bir kenarda duran giysilerini teker
teker yakar. Adamlar döndüklerinde giysilerini bulamayınca Hoca’ya
çıkışırlar. O da, “Nasıl olsa öbür gün kıyamet kopacak” diyerek onları
teselli eder. İkna edemeyince de kendisine yapılanın iç yüzünü anlar,
“Maşallah kıyamet yalnız bizim dananın başına mı kopsun, cümle ile
beraberiz” diyerek adamları utandırır. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif
metni)