Panayotis Giokas - Greece
Bir karısına bir kediye bakar.
- Hatun, gerçekten eti bu bizim kedi mi yedi? diye
sorar. Karısı:
- Evet Efendi! Bu utanmaz kedi yedi, der.
Hoca, koşarak el terazisini getirir. Terazinin bir
gözüne kediye, öbür gözüne kilogramları koyar.
kedi tam iki kilo gelir. Hoca karısına bakarak:
- Bak hatun! Şu gördüğün bizim
kedi tam iki kilo geldi. Aldığım et de iki kiloydu. Bu tarttığım
kedi ise, et nerede? yok bu tarttığım
et ise, kedi nerede?! diye sorar.
ÖĞÜTLER Liviu Stanila - Romania Mehdi Divandari - Iran
Nasreddin Hoca, gerçekçi ve her zaman lafın
doğrusuna taliptir. Kendisi karşı tarafı rencide
etmemek için saf görünür. Fakat nükteleriyle
aldatma ve yalanlara kanmadığını ispatlar.
Hoca'nın hoşgörüsüne diyecek
yoktur. Son derece affedici ve hoşgörülü bir insandır.
Ama hiç
bir zaman aptal yerine de konmak istemez. Yani herşeyin
farkındadır. Hanımının sözlerine
kanmadığını kendi esprili uslubuyla göstermiştir
PARA, CİMRİ VE NASREDDİN HOCA
Bir gün, cimrinin ve boşboğazın
biri Nasreddin Hoca'ya:
- Hoca Efendi, parayı sende mi seviyorsun?..
diye Hoca'ya tepeden inme bir soru sorar.
Hoca, bu tip adamları yakinen tanır. Ele talkın verip kendileri salkım yutan cinstendir bunlar.
Hoca hemen cevabı yapıştırır:
- Para, insanı cimri ve vicdansız adamlara
muhtaç olmaktan kurtarır. Onun için sevsem de ayıp
sayılmaz.
ÖĞÜTLER
Nasreddin Hoca, münasebetsiz soru soranlara layık
olduğu şekilde cevap verir.
Verdiği cevaplarla onları iyiliğe sevkeder,
kötülükten sakındırır ve doğruyu gösterir.
Adrian Dragomirescu - Romania Aleksandar Klas - Yugoslavia
SEN DE HAKLISIN HANIM
Nasreddin Hoca'nın kadılık (hakimlik)
ettiği günlerde adamın biri yanına gelir. Adam,
komşusundan şikayetçidir. Derdini anlatır.
Hoca, adamı güzelce dinledikten sonra:
- Haklısın! diyerek gönderir.
Biraz sonra adamın şikayetçi olduğu
komşusu çıkagelir. O da az önce gelen komşusundan
şikayetçidir. Derdini anlatır, hakkının
verilmesini ister.
Hoca onu da güzelce dinler. Sonra: - Haklısın!
diyerek onu da yollar.
O sırada Hoca'nın yanına gelmiş
bulunan ve konuşulanlara kulak misafiri olan karısı, bu işe
şaşar.
Hocaya:
- İlahi Hoca Efendi! Sen ne biçim kadısın?
Birbirinden şikayetçi olan iki adamın ikisi birden hiç
haklı olur mu? diye sorar.
Karısının bu sözleri üzerine Hoca, bir süre düşündükten sonra ona şöyle der:
- Hatun, sen de haklısın.
ÖĞÜTLER
Nasreddin Hoca, çok yönlü bir insandır.
O, herkesin farklı kabiliyetlerde yaratıldığını ve
ona göre
tavır geliştirmek gerektiğini bilir. Bütün
nükteleri zamana ve mekâna da uygundur.
Hoca, burada haksızlık etmemek için
çok dikkatli davranmıştır. Hem de hakların
verilmesinde ne
derece dikkatli olunması gerektiğini açıkça
ortaya koymaktadır.
Kimin delili kuvvetli ise, kim meselesini daha güzel
ortaya koyarsa, hakim onun lehine
hükmedebilir. Bu konuda sevgili Peygamberimizin de
bir uyarısı vardır. Güzel bir dil ve delille
hakkı lehine çevirmeye çalışan
kimseye "Ben dinlediğime göre hüküm veririm. Etkili
konuşmasıyla beni yanıltan kimseye, ateşten
bir parça verilmiş olur" diye ikazda bulunmuştur.
TAZI
Ava meraklı çok cimri bir subaşı
Nasreddin Hoca'ya:
- Hoca Efendi, bana tavşan kulaklı, geyik bacaklı
karınca belli, şöyle sicim gibi zayıf bir tazı
buluver, der.
Bir süre sonra Hoca, bir sokak köpeğinin boynuna ip takıp subaşıya götürür. Subaşı:
- Aman Hoca Efendi, ben senden incecik bir tazı
istemiştim. Sen ise bana koca bir sokak
köpeği getitmişsin deyince, Hoca lafı
gediğine koyar:
- Merak etmein efendim. Sizin yanınızda bu köpek bir aya varmaz, tazıya döner!
ÖĞÜTLER
Nasreddin Hoca, uyarılarını yaparken her
yerde her şeyi söylemez. Fırsatı geldiğinde nazik bir
şekilde araya girer ve taşı gediğine koyar.
KURDUN KUYRUĞU KOPARSA
Nasreddin Hoca arada bir arkadaşlarıyla
beraber ava da çıkardı. Kurtlardan iyice bıkan Akşehir
halkı, hayvanlarını yiyen kurtları
avlamak için gruplara ayrılırlar.
Hoca ve bir arkadaşı bir kurt ini görürler.
Arkadaşı kurt yavrusunu yakalamak için ine girer.
Hoca ise dışarıda kalır. O sırada
ana kurt çıkagelir. İne girerken Hoca, kurdun kuyruğunu sıkıca
yakalar ve hayvanın ine girmesini önlemeye
çalışır. Kurt Hoca'dan kurtulmak için çırpınırken
inin
içi toz duman içinde kalır. Arkadaşı
inin içinden Hoca'ya seslenir:
- Hocam, bu toz duman da nedir?
Hoca dışarıdan cevap verir:
-Dua et de kurdun kuyruğu kopmasın. Eğer kopaesa toz dumanı o zaman görürsün!..
EŞEK EVDE YOK!
Komşusu bir gün Nasreddin Hoca'ya gelip eşeğini
ödünç ister. Aynı adam birkaç defa eşeğini
almış sakatlayıp, dövülmüş
olarak geri getirmiştir. Hoca'nın canı yandığı için
komşusuna:
- Kusura bakma komşu, eşek burada yok! der.
Komşusu geri döneceğinde, ahırdaki
eşek yeri göğü inleterek anırmaya başlar.
Komşusu Hoca'ya:
- Hocami hani eşek burada yokyu? Hoca:
- Aşkolsun komşu, bu yaşımda ak
sakalımla benim sözüme inanmıyorsun da,
eşeğin sözüne mi inanıyorsun!...
ÖĞÜTLER
Nasreddin Hoca, Bu hikâyede sözünde
durmayan, emâneti hor kullanan insanlara gereken
dersi vermiştir.
DAĞIN ARDI
Nasreddin Hoca bir gün eşeğini kaybeder. Türkü söyleyerek hayvanını aramaya başlar.
Hoca'yı görenler sorarlar:
- Hayrola Hoca, ne yapıyorsun?
- Eşeğimi kaybettim, onu arıyorum, der.
- Türkü söyleyerek kayıp eşek mi
aranır? diye şaşkınlıkla sorarlar. Hoca gayet sakin,
ilerdeki dağı göstererek:
- Umudum şu dağın ardında. Şayet orada da bulamazsam o zaman görün siz bendeki feryadı!
ÖĞÜTLER
Nasreddin Hoca, hayata ümitle bakar. Elinden
geleni yapmakla birlikte sıkıntılar karşısında
kendini bırakıvermez. Allah'tan ümit
kesilmeyeceğini, her zorluktan sonra bir kolaylığın
geleceğini bilir.